Sn. Ersu Türedi'nin Dünya Gazetesi'nde yayımlanan "Türkiye'yi Teknopark Haline Getirmek..." başlıklı yazısına ekte ve aşağıda verilmiştir.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/turkiyeyi-teknopark-haline-getirmek/472580
Türkiye’yi teknopark haline getirmek…
ERSU TÜREDİ - SMMM, Bağımsız Denetçi
Küreselleşme ile birlikte ülke ekonomilerinin en önemli güç kaynağının bilim ve teknoloji olduğunu söyleyebiliriz. Bu alanda lider olan ve teknoloji üreten ülkelerin gelecekte dünyaya hakim olacağı kaçınılmaz bir gerçektir ve bu durum teknoloji üretmekte geri kalmış olan ülkeler ile diğerleri arasındaki gelişmişlik farkının giderek artmasına neden olmaktadır. Global pazardan ciddi pay almayı amaçlayan ülkeler açısından Ar-Ge faaliyetleri önemli bir konuma gelmiştir. Söz konusu ülkeler politikalarını bu yönlerini kuvvetlendirecek şekilde değiştirmektedirler. Ülkemizde de son yıllarda teknolojik gelişmeyi yakalayabilmek hedefiyle kararlı adımlar atılmakta ve Ar-Ge faaliyetlerine sağlanan teşvik ve destekler ile kurulan teknoloji geliştirme bölgelerinin sayısı her geçen gün artmaktadır.
Rakamlarla teknoparklara baktığımızda; Ocak 2020 itibariyle 85 Teknoloji Geliştirme Bölgesi Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edildiğini görmekteyiz. Ancak bu 85 teknokentin 67 adedi şu an için faaliyette, diğerleri geliştirme aşamasındadır. Faaliyette olan teknokenlerde Ar-Ge çalışmalarını yürüten firmaların sayısı 5 bin 472’ye ulaşmıştır. Bu firmaların %45’i yazılım, bilgisayar ve iletişim teknolojileri sektörlerinde, %7’si mühendislik alanlarında faaliyet göstermekte ayrıca medikal, enerji, kimya, gıda, savunma, otomotiv, tarım, hayvancılık gibi birçok sektörden firmalar bölgelerde Ar-Ge faaliyetleri kapsamında yer almaktadır. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde yer alan firmalarda 46 bin 45’i Ar-Ge personeli olmak üzere toplam 56 bin 599 kişi istihdam edilmektedir. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde yürütülen toplam Ar-Ge proje sayısı (tamamlanmış ve devam eden) Kasım 2019 itibariyle 43 bin 498 adettir.
Teknoparklara sağlanan teşvik ve desteklerden yararlanmak belirli şartlara bağlanmıştır. Öncelikle şirketlerin teknoparkta faaliyet göstermesi, Ar-Ge ve destek personellerinin teknopark sınırları içinde çalışması gerekmektedir. Söz konusu kapsamda çalışan personellerin teknoparka giriş çıkışları teknopark yönetici şirketleri tarafından takip edilmekte ve denetlenmektedir.
Değişen dünya ile birlikte personellerin işyerlerine giriş çıkışlarının denetlenmesinin de artık rafa kalktığı görülmektedir. Önemli olan fiilen o işyerinde bulunmak değil, personellerin işlerini en verimli şekilde yapmalarıdır. Pandemi döneminde evden çalışma sistemini çok başarılı şekilde yürüten şirketlerin olduğu görülmüştür. Teknoloji şirketleri uzaktan çalışmaya en uygun şirketlerdir. Ancak teknoparkta faaliyet gösteren şirketlerin tabi oldukları kanun hükümleri gereği çalışanlarını fiziken işyerinde bulunmaya zorunlu tutması değişen şartlara uyumu güçleştirmektedir. Öyle ki teknopark çalışanlarının dışarıda geçirilen sürelerinin neler olacağı bile kanunla belirlenmiştir. Bu süreler yönetici şirket tarafından sıkı bir biçimde takip edilmektedir. Pandemi döneminde bakanlık tarafından verilen izin sonrası teknopark personellerinin de uzaktan verimli bir şekilde çalışabildikleri tecrübe edilmiştir. Dolayısıyla söz konusu personellerin fiziken işyerinde bulunmalarının hiçbir anlamı olmadığını düşünmekteyiz.
Teknoparkların ilk kurulduğu yıllar ile günümüz şartları karşılaştırıldığında teknolojinin üretilme biçimlerinin de değiştiği görülmektedir. Teknoparkların kuruluş amaçlarının başında teknolojik gelişmenin ve değişmenin sağlanması olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bu değişim ve gelişim ne mekanla ne de zamanla sınırlandırılmamalıdır. Kaldı ki artık birçok yeni kurulan teknoloji şirketi katı kuralları olan teknoparkları tercih etmek yerine şehir merkezlerindeki ofisleri ve ulaşımın kolay olduğu mekanları tercih etmektedir. Birçok teknopark şirketi nitelikli personeli teknoparklara getirmekte zorlanmaktadırlar. Bu personeller mekan sınırı olmaksızın kendilerini rahat hissedecekleri yerlerde çalışmak istemektedirler. Zaten yaptıkları işin inovatif yönü dikkate alındığında söz konusu personellerin tercihlerinin bu şekilde olması çokta yadırganmamalıdır. İnsanların kendilerini rahat hissettikleri ortamda çalışmaları daha yaratıcı ve verimli olmalarını sağlayacaktır.
Türkiye’de ki teknoparklarda olan katı kurallar nedeniyle bu tür personeller çok uluslu şirketlerde, kendi bulundukları ortamları değiştirmeden çalışabilme fırsatı bulabilmektedir. Bu durum ülkemizin milli teknoloji hamlesinde görev alacak kıymetli profesyonellerin beyin göçüne sebebiyet vermektedir.
Teknoparklara ulaşmak bu personeller için ciddi bir zaman kaybı, fiziksel / zihinsel yorgunluk yaratmakta ve dolayısıyla verimlilik kaybına neden olmaktadır. Teknoparklarda faaliyet göstermek isteyen şirketlerin kiralanacak ofis alanları bulmakta zorlandığı görülmektedir. Bu durum şirketlerin ya yetersiz alanda çalışmasına ya da teknoparkta yer alamamasına neden olmaktadır. Teknopark kira maliyetlerinin yüksek oluşu şirketleri ekonomik olarak zorlayan diğer bir husustur. Uzaktan çalışma imkânının süreklilik kazanması durumunda şirketler bütçesi içinde yeralan kira tutarlarını bu yeni uygulama alanı için kullanabilecek ve dolayısıyla daha fazla nitelikli personel istihdamı sağlanarak işsizlik oranlarının azaltılmasında ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır. Ulaşım masrafları şirketler açısından önemli bir maliyet unsurudur.
Özetle, teknoparkların teknolojik gelişme ve değişmeye yaptıkları katkı yadsınamaz bir gerçektir. Ancak buradaki teşvik ve desteklerden yararlanma aşamasında uygulanan katı şartların yumuşatılması ve dolayısıyla tüm ülkenin teknopark haline getirilmesi, amaçlanan gelişime daha kolay ve hızlı bir biçimde ulaşılmasını sağlayacaktır. Teknoparklara sağlanan teşvik ve desteklerden yararlanılabilme şartı meslek mensuplarınca yapılacak denetim sonucunun bir rapora bağlanması şeklinde olabilir. Böylece teknoparklarda denetimler daha etkin ve önemli hale gelecektir.